Diyabet (şeker hastalığı), kronik bir hastalıktır yani kısa sürede geçen bir rahatsızlık değildir. Sürekli tıbbi bakım gerektiren ve ilerleyen bir hastalıktır.
Vücudumuz enerji almak için besin olarak öncelikle glikoza başvurur. Glikoz karbonhidratlı besinlerin sindirilmesi sonucu açığa çıkar ve kana geçer böylece kan şekerini oluşturur. Bu sırada pankreasımızdan insülin üretilir, insülin de glikozun hücrelerimizin içine alınmasını sağlar. Diyabet (şeker hastalığı) insülin düzeyindeki dengesizlikler nedeniyle vücudun karbonhidrat, protein ve yağlardan yeterince yararlanamadığı bir hastalıktır. Kan şekerinde dengesizlikler oluşur.
Diyabet (şeker hastalığı) sağlık otoriteleri tarafından salgın kategorisine alınmıştır. İlk kez bir kronik hastalık bu kategoride değerlendirilmiştir. Çalışma şartları ve teknolojinin getirdiği hareketsiz yaşam, işlenmiş gıdaların artması, sağlıksız beslenme tip 2 diyabet (şeker hastalığı) ve obeziteyi adeta bir salgın haline getirmiştir. Türkiye’de 2010 verilerine göre 12 yılda diyabet (şeker hastalığı) %90, obezite %44 artmıştır. Dünyada 2010 yılında 285 milyon kişi diyabetliyken şu an 537 milyon yetişkin (20-79 yaş) diyabetlidir. Bu rakamların 2030 yılında 643 milyon ve 2045 yılında 783 milyon olacağı tahmin ediliyor.
2021’de 6,7 milyon kişi diyabet (şeker hastalığı) nedeniyle ölmüştür. Bu günün her 5 saniyesinde bir 1 kişinin ölmesi demektir. Diyabet (şeker hastalığı), dünyada son 15 yılda %316 artışla sağlık harcamalarında en az 966 milyar dolar harcanmasına neden olmaktadır.
Diyabetin 2 çeşidi vardır; tip 1 ve tip 2 diyabet. Ancak bazı genetik bozukluklara, endokrin hastalıklara, enfeksiyonlara ya da kullanılan ilaçlara bağlı olarak gelişen diyabetler de vardır. Örneğin akromegali, Cushing sendromu ve hipertiroidide kan şekeri yükseklikleri görülebilmektedir. Son yıllarda şişmanlığın artmasıyla özellikle genç yaştaki kişilerde, tip 1,5 diyabet (şeker hastalığı) denilen hem insülin eksikliği hem de insülin direnci olan bir tablo da görülmektedir. Bir de gebelik sürecinde gelişen gestasyonel diyabet vardır.
Gebelik Diyabeti: Gebelik sürecinde 24. Hafta civarında ortaya çıkan diyabettir. Ayrıntılar için yazımızı okuyabilirsiniz.
Tip 1 Diyabet (Şeker Hastalığı)
Pankreas hücrelerinin otoimmün bir zarar görmesi sonucunda yeterli insülin üretilmemesidir. İnsülin kullanımı zorunludur. Tip 1 diyabet (şeker hastalığı) genellikle çocukluk çağında ortaya çıkar.
Diyabetliler arasında tip 1 diyabetli oranı %8-10’dur. Ülkemizde ise %5’tir.
Kan Şekeri Yüksek Seyrederse Hangi Belirtiler Gözlemlenir?
Çok ve sık idrar yapmak: Vücutta insülin üretilemediği zaman glikoz hücreler tarafından enerji olarak kullanılamaz ve kanda birikir. Belli bir düzeyden sonra da idrar ile şeker vücuttan atılmaya başlar.
Çok su içmek: İdrar ile yaşanan su kaybı yüzünden kişi aşırı su içme ihtiyacı duyar.
Zayıflamak: Alınan gıdalardaki karbonhidratlardan yararlanamayan hücreleri enerji kaynağı olarak depolardaki yağları kullanmaya başlar, bu şekilde kişi zayıflar.
Bu belirtilerin ortaya çıkma süresi, pankreas bezinin beta hücrelerindeki tahribatın miktarına ve hızına bağlı olarak değişir. Tahribat haftalar, aylar, hatta yıllar boyunca sürebilir. Tahribatın hızlı olduğu durumlarda vücut enerji elde etmek için kendi proteinlerini ve yağlarını kullanmak zorunda kalır. Özellikle yağların enerji için kullanılması ile oluşan, keton cisimleri vücut için zararlı atıklardır, vücutta birikerek ketoasidoz denilen acil tabloyu meydana getirirler. Ketoasidozun belirtileri; karın ağrısı, solunum hızının artması, aşırı halsizliktir. Böyle bir durumla karşılaştığınızda acil olarak hastaneye başvurmalısınız.
Tip 1 diyabet (şeker hastalığı) tedavisi insülin ile yapılır. Başka bir tedavi söz konusu değildir. Çünkü bu kişilerin vücudunda insülin çok azdır ya da yoktur. Yaşamak için insülin şarttır. Tedavinin gerekliliği yemeklerle alınan karbonhidratların sağlanması ve yemek yendiğinde ya da yenilmediğinde sağlıklı bireylerdeki gibi vücuttaki insülin üretiminin taklit edilmesidir. Bu nedenle kısa ve uzun etkili insülinler kullanılır. Kısa etkili insülinler yemek öncesinde yapılır. Uzun etkililer ise akşam ya da sabah-akşam kullanılır.
Tip 1 diyabette bireylerde beslenme tedavisinde öğün saati ve sayısı kullanılan insüline ve beslenme alışkanlıklarına göre ayarlanmalıdır. İnsülin tedavisi alan diyabetliler öğünlerde yeterli karbonhidrat alımı sağlanamazsa kan şekeri düşer. Gereğinden fazla karbonhidrat alınırsa yükselir. Bu düşüklük ve yüksekliklerin olmaması için insülin uygulama saati, öğün saati, öğünde tüketilen karbonhidrat miktarına dikkat edilmelidir.
Tip 2 Diyabet (Şeker Hastalığı)
Vücutta insülinin yetersiz salgılanması sonucu kan şekeri yüksekliği görülen tipidir. Beraberinde obezite, hipertansiyon, yüksek kolesterol gibi sorunlar da çoğunlukla eşlik edebilir. Yaşam kalitesi düşer ve bazen de erken ölümler görülebilir. Ülkemizde tip 2 diyabet (şeker hastalığı) kadınlarda erkeklere göre daha sık görülmektedir. Özellikle menopoz çağı ile birlikte artış göstermektedir.
Belirtileri;
- Çok su içme
- Çok idrara çıkma
- Kilo verme
- Halsizlik
- Uyku hali
- Yorgunluk
- Yaraların geç iyileşmesi
- Bulanık görüş
- Ağız kuruluğu
Bu belirtiler kişinin kan şekerinin çok yüksek olduğunu gösterir. Bu belirtiler ortaya çıktığında kişiler bir süredir diyabetin farkında olmadan yaşıyorlar demektir. Yapılan çalışmalar da gösteriyor ki diyabetli kişilerin yarısı hastalıklarından habersizdirler.
Reaktif hipoglisemi ve insülin direnci tip 2 diyabet (şeker hastalığı) habercileridir.
İnsülin Direnci
İnsülin kan şekeri yani glikozun hücre içine girip çıkmasını sağlayan hormondur. Ancak genetik ya da başka problemler nedeni ile hücrelerin insülini tanımamaya başlaması durumuna insülin direnci denilmektedir.
Belirtileri;
- Hızlı yemek yeme
- Açlığa tahammülsüzlük
- Fazla yemek yeme
- Sinirlilik
- Baş ağrısı
- Tatlı krizleri
- Yemek yedikten sonra gelen uyku hali
Reaktif Hipoglisemi
Yemeğe başladıktan sonra 2 tür insülin salınımı olur; birinci faz insülin ve ikinci faz insülin. Birinci faz insülinin bozuk olması nedeniyle ikinci faz insülin salgısı artar. Buna bağlı olarak yemekten 3 saat sonra kan şekeri 70’lerin altına düşer. Bu reaktif hipoglisemidir.
Diyabet (Şeker Hastalığı) Şüphesi Olan Bir Kişide Hangi Tarama Testleri Yapılır?
Öncelikle risk gruplarının taranması önemlidir;
- Ailesinde diyabet (şeker hastalığı) olanlar
- 30 yaş sonrası ani kilo alma ve BKİ’si 30’a yakın olanlar
- Hamilelikte 20 kilo üzeri kilo alanlar
- Yüksek doğum ağırlıklı bebek ya da ölü bebek doğuranlar ya da tekrarlayan düşük öyküsü olan kadınlar
- Obezite
- Polikistik over
- Genç ve hipertansiyon, kolesterolü yüksek olan kişiler
Bunların haricinde diyabet (şeker hastalığı) tanısı genellikle kan şekeri incelemesiyle yapılır. Bakılan değerler açlık ve tokluk şekeri ile 3 aylık şeker ortalamasını gösteren HbA1c değeridir. Bunun haricinde gizli şeker OGTT denilen şeker yüklemesi ile araştırılır.
Tip 2 diyabet (Şeker Hastalığı) beslenme tedavisi
- Yiyecekler kan şekerimi nasıl etkiliyor?
- Bir günde hangi besin grubundan ne kadar ve ne tüketmeliyim?
- Tedavime göre öğün saatlerimi nasıl ayarlamalıyım?
- Egzersiz planıma göre beslenme düzenim nasıl olmalı?
- Hipoglisemiden nasıl korunurum? Kliniğimizden belirttiğimiz soruların ve diğer birçok sorunuzun cevabını öğrenebilirsiniz. Size özel uygulayabileceğiniz sağlıklı beslenme planınızın oluşmasında ve alışkanlıklarınızın değişmesinde size yardımcı oluyoruz.
- Diyabet (şeker hastalığı) tanısı yeni konulmuşsa
· Tedavinizde doktorunuz tarafından yapılan değişiklikler varsa
· Mutlaka yılda 2 kere diyabet (şeker hastalığı) konusunda deneyimli bir diyetisyene danışınız. - Kliniğimize görüşmeye gelmeden önce, önceki 1 hafta sonu 2 de hafta içi günlerde içtiğiniz ve yediğiniz her şeyi not alın. Bu beslenme günlüğü, benim günlük yaşam tarzınızı ve beslenme alışkanlıklarınızı öğrenmeme ve böylece daha bireysel planlar oluşturmama yardımcı olur.
Tip 2 diyabette ise tedavi çok geniş çaplıdır. İlaç tedavisi, beslenme tedavisi ve egzersiz tedavisi olarak gruplandırabiliriz. Temel tedavi beslenme tedavisidir. Kan şekeri dengesinin sağlanması ve fazla kilonun verilmesi gibi önlemler yaşam kalitesi ve süresinin artması için önemlidir. Şunu söyleyebiliriz ki diyabetini kontrol etmeye çalışan, gerekeni yapan bir kişi diyabetli olmayan kişilere göre daha sağlıklı yaşayabilmektedir.
Her kişinin kişisel özellikleri, psikolojik durumu, yaşam tarzı, beslenme kültürü ve aldığı medikal tedavi farklıdır. Kan şekeri kontrolsüzlüğünün ya da kilo alımının nedeni kişiden kişiye farklılaşabilir. Bu nedenle tıbbi beslenme tedavisi de bireysel olarak farklılaşmaktadır.
Bireye özel beslenme programı oluşturulması oldukça önemlidir. Diyabet (şeker hastalığı) birçok rahatsızlıkla ilişkili olduğu için buna uygun düzenlemeler yapılması gerekir. Örneğin böbrek fonksiyonları etkilenmiş bir diyabetlide protein tüketimine dikkat etmek gerekirken kolesterol değeri yüksek olan diyabetlide doymuş yağ konusunda dikkatli bir sınırlandırma yapmak önemlidir. Bireysel programlar sürdürülebilirlik açısından da çok önemlidir, biliyoruz ki bu kişiler kilo alımı ve diğer rahatsızlıklara karşı daha yatkın bu yüzden sağlıklı bir yaşam tarzı daha çok önem kazanmakta.
Ama şunu söyleyebiliriz ki insülin kullansın/kullanmasın tüm diyabetli kişiler karbonhidrat tüketimini kontrol altında tutmalıdır.
İdeal Vücut Ağırlığımı Nasıl Saptayabilirim?
Tip 2 diyabet (şeker hastalığı) hastalarının %80’i obezdir. Bu yüzden hastanın kilosunun %5-10’unun kaybı hedeflenir. Kimi zaman 100 kg bir insanın 90 kg’a inmesi ya da 60 kg bir insanın 2-3 kilo vermesi bile şeker kontrolü açısından önemli avantaj sağlar.
İdeal vücut ağırlığı boyunuzun uzunluğuna göre hesaplanan, organlarınızın da sağlıklı çalıştığı ağırlığı gösterir. İdeal vücut ağırlığını hesaplamak için ise öncelikle beden kütle indeksi(BKİ) kullanılır. Ancak bu çok da sağlıklı bir yöntem değildir. Vücudun kas ve yağ oranındaki farklılıklar bu ölçümü yanıltıcı kılabilir. Bunun haricinde bel çevresi ve bel/kalça oranı da ideal kiloyu belirlemede önemlidir. BKİ formülü = Vücut Ağırlığı (kg)/Boy uzunluğu(m2) dir.
BKİ’ niz ; 20’den az ise zayıf
20-24.9 ise normal ağırlıktasınız
25-29.9 ise fazla kilolusunuz
30-40 ise şişmansınız
>35 ise çok şişmansınız
Haftada Kaç Kilo Vermem Uygun Olur?
Bir haftada yarım kilo vererek sağlığınızı koruyabilirsiniz. Daha fazla kilo vermek vücudunuzu ihtiyacınız olan besinlerden yoksun bırakmanız anlamına gelebilir.
Kan şekerinin ana kaynağı yediğimiz besinler özellikle karbonhidratlı besinlerdir. Bir diyabetli lif içeriği düşük olan rafine besinleri yüksek ölçüde tükettiğinde kan şekerinin kontrolünün sağlanması çok zordur. Bu nedenle diyabetli kişi gerektiği yerde, gerektiği miktarda ve çeşitteki besini kendisi için iyi bir şekilde tespit edip kullanabilmelidir.
Kilo vermek için gayret ediyorum ama yine de başaramıyorum. Nerede yanlış yapıyorum?
Kilo vermek istiyorsanız gerçekçi olun. Eğer başlangıçta vermek istediğiniz kilo fazlo olursa hedefe ulaşmak güçleşir. Her zaman ufak hedefler koyun. Vücut ağırlığında 6 ay içinde % 10 oranında sağlanan bir azalma diyabet (şeker hastalığı) dahil birçok hastalığın oluşma riskini azaltabilir. Hızlı kilo verme sağlığınız ve sürdürülebilirlik açısından fayda sağlamayacaktır.
Sağlıklı Beslenmek İçin Hangi Yiyeceklerin Yenilmesi Gerekir?
Diyabet (şeker hastalığı) tanısı alan kişiler genellikle birlikte yaşadığı kişiler ile yemek yeme zamanını ve birlikte yedikleri yemek çeşidini değiştirip kendileri için ayrı yemek hazırlamaktadır. Oysa diyabeti ve olmayan kişilere önerdiğimiz sağlıklı beslenme modeli farklı değildir.
Diyabeti olmayan bir kişinin de rafine şeker tüketimini azaltması, posalı gıdalar tüketmesi, düzenli beslenmesi ve doymuş yağ ve kolesterolden zengin olan et, süt ve ürünleri gibi yiyecekleri belirli bir miktarda tüketmesi gerekmektedir. Sağlıklı beslenme için aşağıdaki temel besin öğelerini içeren yiyeceklerin yeterli ve öğün içinde dengeli bir şekilde tüketilmesi herkes için gereklidir.
Hangi Yiyeceklerde Protein Vardır?
Baklagiller, kırmızı ve beyaz et, süt, süt ürünleri ve yumurta gibi yiyeceklerde bulunan proteinler vücut dokularınızın gelişmesini ve gerektiğinde onarılmasını sağlar. Proteinler vücutta enerji elde etmek için de kullanılabilir.
İyi kontrollü şeker hastalığında günlük protein ihtiyacı yetişkinler için; ideal vücut ağırlığının 0.8, çocuklar için 1.5-3 ile çarpımı ile bulunur. Ancak kan şekerinizdeki uzun süreli kontrolsüzlükler böbreklerinizi etkileyebilir. Böyle bir durumda alacağınız protein kısıtlanır.
Hangi Yiyeceklerde Yağ Vardır?
Zeytinyağı, ayçiçeği yağı, mısırözü yağı, soya yağı gibi sıvıyağlar margarin, kahvaltılık yağ, krema, mayonez, ayrıca her türlü et, salam, sucuk, pastırma gibi et ürünleri, süt ve ürünleri, fındık, fıstık, ay çekirdeği gibi kuruyemişler yağ bakımından zengin yiyeceklerimizdir.
Karbonhidrat İçeren Yiyecekler Nelerdir?
- Buğday, arpa, çavdar, yulaf, pirinç gibi tahıllar, bunların unları ve bunlardan üretilen tüm besinler
- Şeker, bal, pekmez, reçel, agave şurubu, akçaağaç şurubu
- Kuru fasulye, nohut, barbunya, kuru börülce, yeşil mercimek gibi kurubaklagiller
- Taze ve kuru meyveler
- Süt, yoğurt, ayran, kefir
- Patates, bakla, bezelye gibi nişastalı sebzeler
Sebzeler de karbonhidrat içerir ancak içerdikleri yoğun lif karbonhidratların sindirim ve emilimini geciktirir. Bu nedenle özellikle yeşil yapraklı sebzeler karbonhidrat grubunda sayılmaz.
Ne Kadar Karbonhidrat Tüketilmeliyim?
Bu sorunun tek bir cevabı yok maalesef. Çünkü alınması gereken karbonhidrat kişiden kişiye farklılık gösterir. Ayrıca bir gün içinde alınması gereken toplam karbonhidrattan ziyade hedef kan şekeri kontrolünü sağlayacak karbonhidrat alımının gün içinde öğünlere ve ara öğünlere dağılımı önemlidir. Kliniğimizde aşağıdaki noktaları dikkate alarak ana ve ara öğünlerde almanız gereken karbonhidrat miktarını belirliyoruz.
- Vücut ağırlığı ve boy uzunluğu
- Ne zaman ve ne sürede egzersiz yapıldığı
- Diyabetinizle ilişkili aldığınız medikal tedavi ve kullandığınız ilaç veya insülinin etki süreleri
- Hedef ağırlık değişimi
- Yaş
- Kolesterol, trigliserid, mikroalbümin ve HbA1c ile ilişkili kan değerleri
- Diğer medikal konular
·Kültürel geçmiş ve yaşam tarzı
· Açlık/tokluk mekanizması
Posa (Lif) Nedir?
Bitkisel kaynaklı besinlerin vücudumuzda sindirim enzimleri tarafından parçalanamayan kısımlarına posa(lif) denir. Posayı iki ana gruba ayırıyoruz;
1- Buğday kepeği, hemiselüloz, lignin gibi suda erimeyen ve sindirilemeyen posalar yiyeceklerin bağırsak kanalına geçişini ve bağırsak hareketlerini hızlandırır.
2- Suda eriyebilen posa; greyfurt, limon, portakal, elma, yulaf kepeği, kuru baklagiller ve birçok sebzede bulunur. Mide boşalmasını geciktirir, karbonhidratların sindirimini yavaşlatarak kan şekerinin ani yükselişini önler, bağırsak çalışmasını düzenler-kabızlığı önler. Kolesterol ve trigliserid seviyelerinin aşağı çekilmesinde de yardımcıdır.
Beslenmemizde Posa İçeriğini Arttırmak İçin Ne Yapmalıyız?
Beslenmenizde posa içeriğini arttırmak için beyaz ekmek yerine tahıllı ekmekler, pirinç yerine bulgur, meyve suyu yerine meyve tüketiniz. Kabuğu ile yenilebilen meyvelerin kabuğunu soymayınız. Öğünlerde sebze ve salata yemeyi ihmal etmeyiniz. Kuru baklagilleri sıkça tüketiniz.
Posa Kan Şekeri Düzeyini Nasıl Etkiliyor?
Karbonhidratlar, kan şekerini en çok etkileyen besin öğesidir. Posa da bir karbonhidratdır. Posanın kan şekeri üzerinde etkisi nedir?
1- Vücutta diğer karbonhidratlar gibi parçalanmaz dolayısıyla kan şekeri üzerine olumsuz etkisi yoktur.
2- Posanın kan şekerine etkisi yoktur, kalori vermez. Bu nedenle, öğün planlamasında karbonhidrat sayımını kullananlara tüketilecek besinin içindeki posa miktarı 5g’ın üzerine çıktığında toplam karbonhidrat miktarından çıkarılması önerilir.
- Bir günde ortalama olarak 20-35 gram posa tüketilmesini öneriyoruz. Gereğinden fazla posa tüketmek kabızlığa neden olabilir. Kabızlığı önlemek için günde 6-8 bardak su içilmesi gerekir.
- Posanın bir diğer faydası tokluk hissi oluşturmasıdır. Tam tahıllar, meyve, sebzeler ve kurubaklagiller posadan zengin gıdalardır. Günlük beslenmenizde posa miktarını artırmak için sebze ve meyveleri kabuğu ile yemenizi ve günde 3-5 porsiyon sebze ya da meyve tüketmenizi öneriyoruz.
Karbonhidrat Sayımı
Karbonhidrat sayımı bir öğün planlama yöntemidir. Belki duymuşsunuzdur değişim listelerini sıklıkla kullanıyoruz. Değişim listelerinde besinler karbonhidrat, protein ve yağ içeriklerine göre birbirine eşitlenecek porsiyonlarıyla gruplandırılırlar. Karbonhidrat sayımında da tadı farklı, karbonhidrat miktarı aynı olan besinlerin tüketilmesini sağlar. Unutulmamalıdır ki sadece karbonhidrat değil protein ve yağlar da önemlidir. Yoksa kilo alımı, şeker dengesizlikleri yine gözlemlenebilir.
Karbonhidrat sayımı aşamalı ve öğrenme pratik yapma süreci uzun bir yoldur. Ancak hayatınızı oldukça kolaylaştıracaktır.
Her diyabet (şeker hastalığı) hastasının karbonhidrat sayımı yapması gerekmez. Özellikle insülin kullanan ya da kan şekeri dengesizliklerinin düzeltilmesi zorlanılan, kan şekeri ölçümlerini yapan kişiler bu yöntem için en uygun kişilerdir.
Bunun haricinde tabak modeli dediğimiz model bu tür sorunlar yaşamayan diyabetli kişiler için daha elverişlidir. Burada da hangi besinin karbonhidrat, protein ve yağ grubuna girdiği iyi bilinmesi gerekir.
Glisemik indeks ve glisemik yük kavramı da bu noktada önemlidir. Bir besinin 50 g karbonhidrat içeren miktarının kan şekerini yükseltme hızına verilen değer glisemik indekstir. Ancak bir besin 50 g karbonhidrat içeren miktarı kadar tüketilmiyor olabilir bu yüzden de ortaya glisemik yük kavramı çıkmıştır. Besinin tüketilebilen miktarının kan şekeri üzerine olan etkisine ise glisemik yük denir. Glisemik indeksi yüksek olan besinler az miktarda tüketildiğinde glisemik yükü düşük olabilmektedir.
Glisemik indeksi düşük besini aşırı tüketmek ya da glisemik indeksi yüksek besini hiç tüketmemek doğru olmaz. Ne sıklıkta ve miktarda yenildiği önemlidir. Eğer kalıcı davranış değişiklikleri oluşturmak istiyorsanız uygulanabilir yöntemler üzerinden gitmelisiniz. Egzersiz ile diyabet (şeker hastalığı) görülme sıklığının %58 oranında azaldığını göstermektedir.
Glisemik İndeksi Etkileyen Faktörler
- Besinlerin büyük partiküllü halleri küçük partiküllü hallerine göre daha düşük glisemik indekslidir. Örneğin haşlanmış patatesin glisemik indeksi püre haline getirilmiş patatesten küçüktür. Büyük partiküllü gıdaların çiğneme süresinin daha uzun olması burada önemli bir faktördür.
- Karbonhidrat içeren besinin pişme süresi glisemik indeksi etkiler. Bu nedenle pirinç, makarna, patates gibi besinler biraz mümkün olduğunca diri bırakılmalıdır. Aynı zamanda yemeğe eklenen yağ ve protein de glisemik indeksin düşmesini sağlar.
- Karbonhidratlı besinlerin sıcak eğil ılık ya da soğuk yenmesi de kan şekeri dengesinde önemlidir.
GLİSEMİK İNDEKS TABLOSU
YİYECEK | GLİSEMİK İNDEKS | PORSİYON MİKTARI | GLİSEMİK
YÜK |
Amarant | Oldukça yüksek | ||
Ananas | 59 | 120 | 7 |
Armut | 38 | 120 | 4 |
Arpa şehriye | 25 | 150 | 11 |
Bal | 61 | 25 | 12 |
Bulgur | 47 | 150 | 12 |
Börülce | 50 | 150 | 15 |
Darı( koçanda, 20 dk kaynatılmış) | 48 | 150 | 14 |
Elma | 36 | 120 | 5 |
%100 tam tahıl ekmeği | 51 | 30 | 7 |
Kepekli ekmek | 69 | 30 | 9 |
Beyaz ekmek | 73 | 30 | 11 |
Tam buğday ekmeği (Türkiye) | 49 | 30 | 8 |
Kepekli ekmek (Türkiye) | 87 | 30 | 15 |
Elma suyu | 40 | 250 | 11 |
Erik | 39 | 120 | 5 |
Fıstık | 13 | 50 | 1 |
Greyfurt | 25 | 120 | 3 |
Haşlanmış patates | 82 | 150 | 17 |
Havuç | 39 | 80 | 2 |
Hurma (kuru) | 42 | 60 | 18 |
İşlem görmemiş buğday | 45 | 50 | 15 |
Kaju | 22 | 50 | 3 |
Karabuğday | 54 | 150 | 16 |
Kavun | 72 | 120 | 4 |
Kırmızı mercimek | 26 | 150 | 10 |
Kiraz | 22 | 120 | 3 |
Kinoa | 53 | 150 | 13 |
Kivi | 53 | 120 | 6 |
Kuru Bakla | 29 | 150 | 9 |
Kuru erik | 29 | 60 | 10 |
Kuru fasulye(pişmiş) | 38 | 150 | 12 |
Kuru kayısı | 31 | 60 | 9 |
Kuru üzüm | 64 | 60 | 28 |
Spagetti (kaynamış) | 46 | 180 | 22 |
Spagetti (20 dk kaynamış ) | 58 | 180 | 26 |
Tam buğday spagetti (kaynamış) | 42 | 180 | 17 |
Glutensiz makarna | 54 | 180 | 22 |
Muz | 52 | 120 | 12 |
Nohut(35 dk kaynatılmış) | 10 | 150 | 3 |
Siyah pirinç(buharda pişmiş ) | 50 | 150 | 16 |
Basmati(pişmiş) | 63 | 150 | 26 |
Yasmin(pişmiş) | 109 | 42 | 46 |
Beyaz pirinç(pişmiş) | 72 | 150 | 29 |
Pizza | 80 | 100 | 22 |
Portakal | 45 | 120 | 5 |
Portakal suyu | 52 | 250 | 12 |
Sarma | 41 | 100 | 5 |
Siyah üzüm | 59 | 120 | 11 |
Şeftali | 42 | 120 | 5 |
Taze bezelye | 54 | 80 | 4 |
Yeşil mercimek(pişmiş) | 30 | 150 | 5 |
Yeşil üzüm | 46 | 120 | 11 |
Bu tablo; Kaye Foster-Powell, Susanna HA Holt, ve Janette C Brand-Miller’ın 2008 de Diabetes Care ve 2002 The American Journal of Clinical Nutrition dergilerindeki ‘Uluslar arası glisemik indeks ve glisemik yük tablosu’ adlı makalelerinden hazırlanmıştır. Hepsi ortalama verilerdir.
Öğün Sıklığı Ne Olmalı?
Öğün sayısı tamamen bireysel bir olgudur. İlaç tedavinize, kan şekeri dalgalanmanıza, fiziksel aktivitenize, iştahınıza göre değişkenlik gösterir.
İnsülin kullanan tip 1 ve tip 2 diyabet (şeker hastalığı) hastası kişiler genel olarak 3 ana, 3 ara öğün olarak beslenmesi gerekir. 2 öğün beslenme, bilimsel çalışmalar ile araştırılmaya devam edilmektedir.
Diyabet (Şeker Hastalığı) Diyetinde Ara Öğünlerde Ne Yenilebilir?
Ara öğünler de her kişi için farklılık gösterir. Ancak genel olarak 10-15-25 gram karbonhidrat içeren bir yiyecek yemenizi öneririz.
Ekmek grubundan bir seçim ve yanına protein ya da lif ve yağ kaynağı besinler uygun olacaktır. Meyve de iyi bir seçim olabilir. Ancak insülin kullanan kişilerde ara öğünde sadece meyve yemek her zaman için iyi bir seçim olmayabilir. Ara öğünde tek başına meyve yenilmesinin bir hipoglisemi riski yaratabileceği unutulmamalıdır.
Ara öğünler için hazırlıklı olmayı unutmayın. Yanınızda-çantanızda, arabanızda, işyerinde her zaman yiyebileceğiniz uygun yiyecekler bulundurun.
Diyabet (Şeker Hastalığı) Hastaları Şeker ve Şeker İçeren yiyecekler Yiyebilir mi?
Genellikle bitkisel besinler ve süt ürünlerinde bulunan karbonhidrat adı verilen besin öğesi kan şekerimizin kaynağıdır. Karbonhidrat içeren yiyeceklerden bahsetmiştik. Her karbonhidratın kan şekerini etkileme hızı birbirinden farklıdır. Kan şekerini hızla yükselten karbonhidratlı yiyeceklere basit karbonhidratlar deriz. Kan şekerini daha geç ve daha yavaş yükseltenlere ise kompleks karbonhidratlar deriz.
Rafine şeker basit karbonhidrattır. Şeker ve şekerli yiyecekler vücuda enerji verir ancak bu tür yiyeceklerin yenilmesi kan şekeri kontrolünü bozar. Sofra şekeri, reçel, bal, marmelat, pekmez, hazır meyve suları, tatlı hamur işleri, şekerli bisküvi, çikolata gibi yiyeceklerin içindeki karbonhidrat basit karbonhidrattır yani kan şekerini hızlı bir şekilde yükseltirler. Bundan başka şişmanlık, kalp hastalığı, bağırsak hastalıkları gibi birçok sağlık sorununun oluşmasına neden olurlar.
Kan şekerinin daha geç ve daha yavaş yükselmesini kompleks karbonhidratlarla sağlayabilirsiniz. Tükettiğimiz sebze, meyve, tam tahıllı ekmek, bulgur, çorba, kuru baklagiller gibi çeşitli yiyecekler kompleks karbonhidratlıdır.
Alışveriş yaparken etiket okuma alışkanlığı edinmeniz önemlidir. İçinde glikoz, sükroz, şeker gibi basit karbonhidrat bulunan yiyecekleri bir uzmana danışarak tüketiniz.
Diyet veya Diyabetik Gıdalaları Yiyebilir miyim?
Diyet veya diyabetik gıdalar konusunda dikkatli ve bilinçli olmalısınız. Üzerinde ‘diyet veya diyabet (şeker hastalığı) için uygundur’ yazılı bir yiyecek sağlıklı olduğu anlamına gelmeyebilir. İstediğiniz kadar yiyebilirsiniz anlamına da gelmez. İyi şekilde içerik ve etiket okumalısınız. Bu tür özelleştirilmiş ürünlerin şeker/karbonhidrat miktarı düşük olsa da yağ miktarı ya da gıda katkısı yüksek olabilir.
Alkollü İçki İçebilir miyim?
- Nöropati komplikasyonu oluşmuş ya da sık sık hipoglisemi yaşayan diyabetlilere, kan trigliserid düzeyi yüksek olan diyabetlilere alkollü içki içmelerini kesinlikle önermiyoruz. Kilo verme sürecinde ise bu durumu bireye özgü olarak kontrol altına alabiliyoruz.
- Aç karnına alınan alkol kötü sonuçlanabilecek hipoglisemilere yol açar, bu nedenle diyabetli danışanlarımızın aç karnına alkollü içki içmelerini kesinlikle istemiyoruz.
- Alkol ve alkol ile birlikte besin alımının artması hiperglisemiye yol açabilir. Bu nedenle oldukça dikkatli olunmalı, kan şekeri dengesizliği yalayan diyabetliler alkol tüketmemelidir.
- Alkol almadan bir uzmana danışmanız en doğru yoldur.
Daha Az Tuz Tüketmek Neden Önemlidir?
Diyabetlilerde hipertansiyon görülme olasılığı, diyabetli olmayanlara göre çok daha fazladır. Yüksek tansiyon hastası olmayı önlemek için yemekleri pişirirken daha az tuz kullanın ve sofradaki tuzluğu ortadan kaldırın. Konserve, ya da saklanmak üzere tuzlanmış besinlerden çok az tüketin.
Şeker hastaları her meyveyi yiyebilir mi?
Bu konuda önemli olan nokta hangi meyvenin tüketilmesi gerektiği değil, meyve tüketim miktarınız, sıklığınız ve glisemik yük kontrolünüzdür. Sürekli olarak aynı meyvenin yenmesi de lif, mineral ve vitamin çeşitliliği yönünden iyi değildir. Ufak bir bilgi verecek olursak olgun meyvelerin glisemik indeksi hama yakın meyvelere göre daha düşüktür. Bu özellik özellikle muz tüketirken işinize yarayabilir.
Tarçın kan şekerini dengeler mi?
Evlerimizde olan tarçın yani Çin tarçınının (Cinnamomum cassia) kan şekerini dengeleyici bir etkisi bulunur diyemeyiz ancak tarçın kültürel olarak genellikle tatlılarla kullandığımız bir baharattır. Süt ya da yoğurt gibi besinlere tarçın koymamız aromatik tamponlama özelliği ile tatlı isteğimizi azaltabilir. Ancak kan sulandırıcı etkisi nedeniyle çok sık tüketilmemelidir. Yani tarçın kokusu ve tadıyla vücudunuzda tatlı yiyormuş hissi uyandırabilir, bunu zaman zaman değerlendirebilirsiniz. Seylan tarçını (Cinnamomum ceylanici) kan şekerini dengeleyici özelliği bulunan tarçın türüdür.
Tip 2 diyabette egzersiz tedavisi
Vücudumuzda insülin haricinde kan şekeri üzerinde düşürücü etkiye sahip başka bir hormon yoktur. İnsülin dışında kan şekerini düşmesine yardımcı olan durum iskelet kaslarının kasılıp gevşemesidir. Bu durumda kan şekeri insülin gerekmeksizin hücre içine girebilir. Yani egzersiz kan şekerinin düşürülmesine yardımcı olabilir. Ayrıca hücrelerin insüline duyarlı hale gelmelerine yardımcı olur. Yağ kütlesinin de azalmasında etkisi vardır.
Tip 2 diyabetlilerin yaklaşık %20’sinde egzersiz yapmalarına engel teşkil edebilecek ciddi kalp hastalığı, damar sertliği, ayakta nöropati gibi komplikasyonlar olabilir. Yapılan tetkikler sonucunda şeker hastasına en uygun egzersiz türü belirlenmelidir. En ideal egzersiz ise günlük yarım saat yürüyüştür.
Diyabet (şeker hastalığı) hastalarına egzersiz önermeden önce şu sorular sorularak bir risk analizi yapılmalıdır;
- Hastada tip 1 diyabet mi tip 2 diyabet mi var?
- Kaç yıldır şeker hastası?
- Medikal tedavi çeşidi nedir?
- Kilo durumu nedir?
- Bel çevresi kaç cm?
- Diyabete eşlikçi başka rahatsızlığı var mı? Varsa hepsi kontrol altında mı?
- Kan değerleri nasıl?
- Ailede ani ölüm öyküsü var mı?
Egzersiz yaparken nelere dikkat edilmelidir?
- Egzersiz öncesi 1-2 saat önce yemeğini yemiş olmalıdır. Ancak insülin kullananlarda bu durum değişebilir.
- Egzersiz için kan şekeri değeri 90-180 mg/dl aralığında olmalıdır. Özellikle egzersize yeni başlayanlar egzersiz öncesi, 30 dk’da bir ve 15 dk sonrasında kan şekerlerini ölçmelidirler.
- Egzersiz sırasında aktif olacak kasların bulunduğu bölgeye insülin enjeksiyonu yapılmamalıdır.
- 20 dk’dan fazla egzersiz yapılacaksa yanında ara öğün taşımalıdır.
- Egzersiz gece yapılmamalıdır, hipoglisemi atakları yaşanabilir.
- Tüm vücudu çalıştıran egzersiz tipleri tercih diyabet yönetiminde daha önemlidir.
Diyabetliler ne zaman egzersiz yapamaz?
- Enfeksiyon ya da ateş varsa
- Kan şekeri 80 mg/dl altında veya 300 mg/dl üzerinde ise ya da 250 mg/dl üzerinde olup idrarda keton pozitifse
- Diyabete bağlı gelişen ve kontrolü yapılmamış böbrek, kalp sorunları mevcutsa
- Diyabete bağlı ayak yaralarında
- Retinopati ya da retinada kanama varsa
DİYABET (ŞEKER HASTALIĞI) KOMPLİKASYONLARI
Tip 1 diyabette diyabet iyi yönetilmezse bile ilk 10 yılda komplikasyon gelişme riski düşüktür. 10 yıldan sonrasında kontroller daha ciddiye alınmalıdır. Tip 2 diyabette ise hastalığın başlangıç zamanı bilinmemekte ve genellikle 5-10 yıl arasında teşhis konulmamış olan bir süreç bulunmaktadır. Teşhis konulan hastaların %15-20 sinde aynı zamanda komplikasyonlar da bulunmaktadır. Bu nedenle siz de eğer tip 2 diyabet belirtilerini kendinizde gözlemliyorsanız vakit kaybetmeden tetkiklerinizi yaptırmalısınız.
Diyabet bütün vücudu etkileyen bir hastalıktır. Neredeyse tüm organlarda kılcal damarlarda bozulmaya neden olarak komplikasyonlara sebep olabilir. Buna bağlı olarak göz ve böbreklerde hasar oluşturur. Dünyada körlük nedenleri arasında diyabet ilk 3’tedir. Sinirleri besleyen damarların etkilenmesiyle nöropatiye yol açar. Şeker hastalığı otonom sinir sistemini de etkileyebilir. Bundan dolayı çarpıntı, ritim bozukluğu, düşük tansiyon, cinsel problemler, idrar kaçırma, yutma güçlüğü, bulantı, ishal, kabızlık ve solunum problemleri gelişebilir. Kalp-damar hastalıklarının diyabetli kişilerde görülme riski sağlıklı kişilere göre 4 kat fazladır.
Kan Şekeri Düştüğünde Neler Yapılmalıdır?
Kan şekerinin düşmesi acil müdahale gerektiren önemli bir durumdur. Bu nedenle diyabetli kişi üzerinde mutlaka diyabet kimliği taşımalıdır. Diyabetli kişinin öğün geciktirmesi/atlaması ya da her zamankinden fazla hareket ederek fazla enerji harcaması sonucunda hipoglisemi oluşabilir. Bu durumda diyabetli bireyde terleme, titreme, renk solukluğu, sinirlik, huzursuzluk fark edilir. Gerekli önlemler alınmazsa uyum güçlüğü sonra da bilinç kaybı oluşabilir.
Hipoglisemide tedavi şekli diyabetli kişide gözlenen belirtileri göre değişir. Bilinç kaybı yaşanan hipoglisemide medikal destek sağlanmalıdır.
Hipoglisemiyi Nasıl Tedavi Edebilirim?
Kan şekerinin 50 mg/dl’nin altına düşmesi hipoglisemidir. Gereğinden fazla insülin veya oral antidiyabetik kullanılması, yemekleri ve ara öğünlerin gereken zamanda ve miktarda alınmaması, her zamankinden fazla egzersiz yapılması ve alkollü içki içilmesi hipoglisemi oluşmasına neden olur. Hipoglisemi olduğunda baş ağrısı, titreme, terleme, yorgunluk, çarpıntı hissi, bulanık görme, açlık hissi, sinirlilik, dikkat dağılması gibi belirtilerin genellikle en az 2’sini birlikte hissedersiniz.
Yukarıdaki hipoglisemi belirtilerini hissettiğinizde kan şekerinizi ölçün ve eğer kan şekeriniz 50 ve altındaysa hemen bir bardak meyve suyu (şekerli) veya 3-4 adet küçük kesme şeker veya 2-3 adet büyük kesme şeker gibi 15 g basit karbonhidrat içeren bir besin tüketin. 15 dakika sonrasında tekrar kan şekerinizi ölçün yükselme yoksa aynı besinleri tekrar tüketin. Bu esnada fiziksel aktivitenizi minimuma düşürün ve yanınızdaki kişilere kan şekerinizin düştüğünü söyleyin.
Hipoglisemi tedavisi için her hangi bir şekerli yiyecek yemeniz uygun değildir. Bu yiyeceklerin içinde bulunan protein ve/veya yağ kan şekerinizin hızlı bir şekilde yükselmesini önleyecektir. Hipoglisemi bulunduğunuz her yerde olabilir bu nedenle çantanızda kesme şeker veya glikoz tablet bulundurmayı ihmal etmeyin.
Kan Şekeri Yükseldiğinde Neler Yapılmalıdır?
Kan şekeri yüksekliğinde; sık idrara çıkma, ağız kuruluğu, çok su içme, ciltte kuruma ve yaralarda geç iyileşme, halsizlik, yorgunluk ve zayıflama gibi belirtiler gözlemlenmektedir. Önerilen insülin ve medikal tedaviye uygun beslenme planına uyumun tam olmasına rağmen hiperglisemi sürüyorsa diyabetli kişi vakit kaybetmeden doktoruna başvurmalıdır.
RİSK GRUBUNA GİREN KİŞİLERDE DİYABETTEN KORUNMA YOLLARI
Diyabet (Şeker Hastalığı) Önlenebilir mi?
Diyabette iyi planlanan bir tedavi ve bu tedaviye uyum iyi sonuçlar verir. Diyabet tanısı konulduktan sonra tedavi, komplikasyonların erken tespit edilmesini ve karşımıza çıkacak başka komplikasyonların önlenmesi yönündedir. Diyabet yönünden riskli kişilerin diyabetten korunması da çoğunlukla mümkündür. Çalışmalar; sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazanılması, düzenli beslenme, düzenli yaşam, düzenli egzersiz, sağlıklı ve dengeli kilo aralığında olma ile diyabet (şeker hastalığı) riskinin en aza indirilebildiğini gösteriyor.
Diyabetinizi kontrol altına almak için fazla kilolarınızdan kurtulmakta kararlıysanız;
- Sonuca ulaşmak için göstereceğiniz çabayı izleyecek kadar size yakın olan doktorunuz, diyetisyeniniz veya bir arkadaşınızla hedefinizi, paylaşın.
- Medyada duyduğunuz ya da okuduğunuz diyet listelerini uygulamak yerine kendinize özgül öğün planınızı geliştirin. Diyetisyeninize danışın.
- Fiziksel aktivite düzeyinizi arttırın. Bunun için daha çok yürüyün ve asansör yerine merdiveni kullanmayı tercih edin..
- Çevrenizdeki yakınlarınızdan hedefinize ulaşmak için destek alın.
- Stresinizi yönetmek için yemek yemek yerine başka yöntemler bulun. Konuşun, hobi edinin, yürüyün veya spor yapın.
- Günlük küçük önlemler alın. Örneğin; öğle yemeklerinizi evde hazırlayarak işyerine yanınızda götürün.
- Her gün tartılmayın. Haftada bir aynı kıyafetlerle, aynı zamanda ve aynı tartıda kilonuzu kontrol edin.
- Başaracağınıza inanın. Günün her dakikası kilo vermeyi düşünmeyin. Sağlıklı yaşamaya odaklanın, bunun için üzerinize düşen sorumlulukları severek yapacağınız hale getirin ve devamlılık sağlayın.
Tüm çabalarınıza rağmen hedefinize ulaşamazsanız, kendinize şu soruları sorun.
- Yanlış bir hedef mi belirledim? Unutmayın büyük işler küçük adımlarla başarılır.
- Fiziksel aktivitemi nasıl arttırabilirim?
- Aldığım paketli gıdaların içeriklerine yeterince baktım mı?
- Servis veya porsiyon ölçüm fazla mı?
- Sıvı alımım yeterli mi?
- Kontrollerimi düzenli yaptırdım mı?
Tekrar deneyin ya da uzmanınıza danışın.
Fiziksel aktivitenizi arttırmak için;
- Asansör yerine merdiven kullanın, aracınızı gideceğiniz yerden uzağa park ederek veya otobüsten önceki durakta inerek yürüme mesafenizi arttırın.
- Yürüyerek gidebileceğiniz mesafelerde araba kullanmayın..
- Haftanın 3-4 günü düzenli olarak tüm vücudunuzun aktif kalabileceği bir egzersiz yapın.
Kalp Sağlığını Korumak İçin Ne Yapmalıyız?
- Omega 3 kaynağı balık etini kırmızı ete tercih etmelisiniz, kırmızı etin mümkün olduğunca yağsız kısımlarını yiyin.
- Katı yağ yerine sıvıyağ özellikle zeytinyağı kullanınız. Yemek pişirirken yanma noktası yüksek avokado/fındık yağı/sade yağ gibi yağları az miktarda kullanıp yemek piştikten sonra içine zeytinyağı ilave edin. Kızartma yöntemini kullanmayıp haşlama ve ızgarayı tercih ediniz.
- Sakatatları yani karaciğer, beyin, böbrek gibi besinleri yemeyin.
- Yarım yağlı veya yağsız diyet sütlerini tercih edin, diyette bu şekilde azalan yağ miktarını salata veya yemeklere zeytinyağı ilavesi ile karşılayınız.
- Yemeklerinizi pişirirken daha az tuz kullanın aynı zamanda tabağınızdaki yemeğin tadına bakmadan tuz eklemeyin.
UYARI: Bu İnternet Sitesi içeriğinde yer alan makale ve yazılar Diyetisyen Özge Bayraktar’a ait olup 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. Kaynak göstermeden kullanılamaz.